27 Temmuz 2008 Pazar

ENÜREZİS NOKTURNA


Kızlarda 5, erkeklerde 6 yaşını geçmiş olmasına rağmen, bir çocuğun gece uykuda yatağını ıslatması, tıp dilinde “enurezis” olarak adlandırılan bir problemdir.5 yaş civarında %20, 10 yaş civarında %5 ve erişkin çağda %1 oranında görüldüğü söylenebilir. 5-12 yaş grubunda %19.6 ve 13-19 yaş grubunda %2.4 sıklık oranında enurezis görüldüğü tesbit edilmiştir. Enurezis nokturna, erkek çocuklarda kızlardan 1.5-2 kat fazladır. Genel olarak yatak ıslatan çocuklarda %70 oranında bir genetik (irsi) yatkınlık sözkonusudur. Beraberinde ise; ADH hormonunun (beyinden salgılanan bir madde) görece eksikliği nedeniyle böbreklerin gece boyunca çok idrar üretmesi, uyanma bozukluğu, uyku sırasında idrar torbası kapasitesinin yetersizliği ve aşırı kasılmalar yapması gibi fonksiyonel sebeplerden biri veya birkaçı bulunabilir. Genellikle sekonder (sonradan başlayan) yatak ıslatmada olmak üzere, olguların az bir kısmında psikolojik sebepler etken olabilir. Yatak ıslatma, çocuk ve aile için bir sorun olmaya başladığında tedavinin zamanı gelmiş demektir. Ancak, bu, beş yaşından daha önce olmamalıdır. Enurezis tedavisinde ilk ve en önemli adım, çocuğun tedaviye motive edilmesidir. Bunu sağlamak için de, çocukla sıcak bir ilişki kurmak, ailenin anlayış ve desteğini sağlamak, problemin çözüleceğine dair güven vermek ve çocuktaki suçluluk duygusunu gidermek gereklidir.Yatak ıslatma tedavisinde ameliyatın yeri yoktur. Bugüne kadar birçok metodun başarısı iddia edilmişse de, bugün için genellikle a)Davranış değiştirme tedavisi b)İlaç tedavisi c)İkisinin kombinasyonu seçeneklerinden biri uygulanır. Davranış değiştirme metodunda, ödüllendirme, motivasyon ve beraberinde “alarm tedavisi” dediğimiz yatak ıslatılırken çalarak çocuğu uyandıran bir zil sistemi kullanılır. Ailenin katılımını ve uzun süren ısrarlı bir tedaviyi gerektirir. Herhangi bir zarar ve yan etkisi yoktur.İlaç tedavisinde, bu çocuklarda eksik olan bir maddeyi yerine koyma amacıyla verilen hap veya spreylerle, idrar torbasının çalışmasını değiştiren bazı ilaçlar ürolog gözetiminde kullanılabilir.Yeterli süre ve doğru yöntemle tedavi edilirse, yatak ıslatma, her çocukta değişen bir periyoddan sonra yok olacaktır. Tedavi kesilince hemen nüks ile karşılaşılırsa, ya aynı yöntemle ya da metod değiştirerek bir süre daha tedavi uygulanır. Birkaç aya varan bir müddetle, tedavisiz kuru kalma haline ulaşılırsa, artık bir daha tekrarlama ihtimali yok denecek kadar azdır. Yatak ıslatma, ceza ile tedavi edilemez. Tam aksine cezalandırma, ters etki yaratabileceği gibi, çocuğun özgüven ve direncini de kırıp psikolojik sorunlara neden olabilir. Buna rağmen, ailelerin seyrek olmayarak cezalandırma uyguladıkları bilinmektedir. Ülkemizde bu alanda yapılmış tek çalışma bildiğim kadarıyla, tarafımıza aittir. Buna göre, ailelerin yatak ıslatan çocuklarına %35 oranında, ağır sayılabilecek cezalar verdiği görülmüştür. Öte yandan, elimizdeki verilere göre, ebeveynin yatak ıslatan çocuklarını cezalandırma oranı Burkina Faso’da %27 (1997), Singapur’da %20 (1997) ve Indiana-A.B.D’de %37 (1992) olarak bildirilmiştir. Su içirmemek, gece uyandırmak vs.Su içirmemek ve gece rastgele saatlerde çocuğu uyandırmak, hastalığı tedavi etmez, sadece yatağın o gecelerde kuru kalmasını sağlar. Bunun yerine ödüllendirme, teşvik, motivasyon ile çocuğa destek olup, çok zaman kaybetmeden bir üroloji uzmanına başvurmak gerekir.

Hiç yorum yok:

Kemotörapatik İlaç Sisplatin Erkek İnfertilitesine Yol Açıyor
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Üroloji ABD tarafından yapılan çalışmada kemoterapi tedavilerinde oldukça sık kullanılan sisplatinin Y kromozomunda bulunan testise özgü protein üzerindeki etkisi araştırıldı. Urology dergisinde çıkan makalede Prof.Dr.Türkeri ve ark. sıçanlar üzerinde yaptıkları deneysel çalışmada, kontrol grubuna kıyasla sisplatin alan deneklerde belirtilen protein ekspresyonunun azalmış olarak bulunduğu ve bunun da erkek infertilitesi için başka bir mekanizma olabileceği belirtildi