3 Eylül 2008 Çarşamba

BÖBREK VE ÜRETER TAŞLARI

Ülkemizde, üriner sistem taşları beslenme ve yaşam koşulları ile kalıtsal nedenlerle görülme oranı oldukça fazladır Çoğunlukla kendini şiddetli bel ve karın ağrıları, idrarda yanma ve idrarda kan görülmesi ile belli ederse de, bazı olgularda uzun süre sessiz kalarak böbrek hasarına ve böbreğin kaybedilmesine kadar giden sonuçlara neden olabilmektedir. Bu yüzden ailesinde taş hastalığı olan ve daha önce taş düşürmüş hastalarda hekimin tavsiyesine göre 6-12 aylık aralıklarla idrar tahlili, röntgen, ultrason ve ilaçlı böbrek filmi ile kontrolden geçmeleri önerilmektedir.
Böbrek taşlarının tedavisinde vücut dışından taşa gönderilen şok dalgalarıyla taşı kırılması yöntemiyle (ESWL) son yıllarda oldukça başarılı sonuçlar alınmaktadır.
Şok dalgasının kıramayacağı kadar büyük taşlar genel anestezi ile ciltten 5 milimetrelik delik açılarak kırılmakta ve bu delikten dışarı alınmaktadır. Bu yönteme perkütan böbrek taşı kırma (PCNL) tedavisi adı verilmektedir.
Üreter, yani, böbrek ile mesane arasındaki yaklaşık 20 cm uzunluğunda ve 5 mm çapındaki idrar iletim borucuğuna düşmüş ve idrar geçişini engelleyip, böbreğin idrarla dolup şişmesine yol açan taşlar ise endoskop cihazı (ureterorenoskop) ile görüntülenip üzerine titreşim/darbe uygulanarak tedavi edilmektedir.
Yukarda sözü edilen yöntemlerin hiçbirisi başarılı olmaması durumunda açık cerrahi uygulanmaktadır
(Op.Dr.Orhun Sinanoğlu'na teşekkür ederiz)

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Teşekkür ederim.Aydınlatıcı bir yazı. Başarılar.

Adsız dedi ki...

evet taşların insanı düz duvara tırmandıracak denli acı çektirdiğini bilmek bile ürkütürken, çözüm yollarının varlığı- tıpkı bu yazıdaki gibi- insanın yüreğine su serpiyor.

Kemotörapatik İlaç Sisplatin Erkek İnfertilitesine Yol Açıyor
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Üroloji ABD tarafından yapılan çalışmada kemoterapi tedavilerinde oldukça sık kullanılan sisplatinin Y kromozomunda bulunan testise özgü protein üzerindeki etkisi araştırıldı. Urology dergisinde çıkan makalede Prof.Dr.Türkeri ve ark. sıçanlar üzerinde yaptıkları deneysel çalışmada, kontrol grubuna kıyasla sisplatin alan deneklerde belirtilen protein ekspresyonunun azalmış olarak bulunduğu ve bunun da erkek infertilitesi için başka bir mekanizma olabileceği belirtildi